26 Temmuz 2013

Mobbing!




Latince kökenli bir sözcük olan Mobbing; psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı vermek anlamlarına gelir.




Hiyerarşik yapılanmanın olduğu gruplarda, iş yerlerinde güç sahibi kişi ya da grubun diğer kişi veya gruplara sistematik olarak uyguladığı psikolojik taciz anlamına geliyor.

Türkiye genelinde iş yerlerinde mobbinge maruz kalma oranı oldukça yüksek.
Mobbingi uygulayan kişinin ruhsal olarak sağlıklı olmadığı yapılan araştırmalar arasında. Bu kimseler arkalarında başka güç olduğu için mobbingi rahat uygulayabiliyorlar. Mobbing uygulayan kişilerde gücü yanlış kullanma, yetkiyi aşırı ve uygunsuz kullanma gibi hareketler gözlemleniyor.

Globalcv,  kullanıcılarıyla yaptığı ankette mobbing konusundaki duyarlılığa dikkat çekti. Kullanıcıların büyük ilgi gösterdiği “İş yerinde mobbingle karşılaştığınızda tepkiniz ne olur?” sorusuna katılımcıların;

·         % 34.73 ü Mobbing yapan kişiye karşı davranış geliştireceğini belirtirken,
·         % 28.74 ü Haklarını yasal yollarla aramaya teşebbüs ediyor,
·         % 16.77 lik bir kısım durumu yöneticisinin bilgisine sunarak, olayı onun inisiyatifine bırakmaktan yana.
·         Mobbing konusunda fikri olmayanların sayısı ise % 14.97
·         Olayı kabullenenlerin sayısı  % 4.7

Peki; mobbinge uğradığınızı nasıl anlarsınız?

• Mesleki anlamda kişinin yeterliliğinin sorgulanması,
• Kişiye performansından ağır yükler verilerek başarısız olunmasına zemin hazırlanması,
• Kişinin görmezden gelinerek iş ortamında izole edilmesi,
• İşyerinde aşağılanma,
• Tehdit edilme ya da diğer çalışan bireyler tarafından dışlanıyor ve yalnız bırakılıyorsanız,
• İşten çıkarılmayla tehdit ediliyorsanız, ekip arkadaşlarınız tarafından bezdirilecek şekilde sözlü şiddete uğruyorsanız,
• Topluluk içinde aşağılanıp küçük düşürülüyorsanız,
• Asılsız yere yaftalanıp, dedikodunuzun yapıldığını duyuyorsanız,
• İş yerinde patronunuz taşkınlık yapıyorsa (küfür etme, masaya vurma gibi)
Tüm bu olanlar sonucunda kişide;

• Mesleki anlamda yetersiz hissetme,
• Paranoyak şekilde şüpheci yaklaşımlara girmesi,
• Asosyallik,
• Öfke, utanç, korku, uyku bozuklukları, depresyon
gibi psikolojik bozukluklara ve beraberinde yıkıma götürür.
İşyerinde mobbinge uğradıysanız haklarınızı aramak için öncesinde
• Güvendiğiniz ve tanıklık edecek biriyle beraber mobbing yapan kişi veya kişilere sözlü olarak bu davranışını durdurmasını isteyin.
• Yapılan yanlış davranışlar ve gücünüzü aşan iş sorumluluklarını bir kenara not edin.
• Tıbbi ve psikolojik yardım alın, rahatlayıp doğru adımlar atmanıza yardımcı olacağı gibi gerektiğinde kanıt niteliği taşıyacaktır.

Yaptığınız bu girişimler sonuç vermiyorsa kanunen; “iş sözleşmesini haklı nedenlere dayanarak feshetme”, “iş görme borcunu ifadan kaçınma”, “Borçlar kanunu ve Türk Medeni Kanununa göre ayrımcılık tazminatı isteme” gibi haklara sahip olduğunuzu unutmayın. İş yerinde Mobbinge maruz kalan işçi iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir ve kıdem tazminatının tarafına ödenmesini isteyebilir. Ayrıca, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 105. maddesi uyarınca işveren hakkında adli makamlara şikayette bulunabilir. Anayasamızın 17’inci maddesinde; herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Anayasamızın 18’inci maddesinde; hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.

İş Verenler Mobbing iş yerinizi tehdit ediyor!

Mobbing, sadece mağdurları etkileyen değil, iş yerini ve iş yerinin diğer çalışanlarını olumsuz etkileyen eylem ve davranışlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu anlamda

·         Çalışanların iş tatmini azalmakta,
·         İş arkadaşları ile arasındaki güven ve saygı azalmakta,
·         Dolayısıyla iş verimi düşmekte,
·         Üretim azalmakta, bu da şirketin maliyetlerinin artmasına ve rekabet gücünün azalmasına yol açmaktadır.
Mobbing'e akademik önlem de alınmış durumda. Kocaeli Üniversitesi Eğitim Fakültesi, seçmeli olarak “mobbing” dersi vermeye başladı. Türkiye'de ilk kez mobbing konusunda seçmeli olarak verilecek olan ders, öğrencilerin iş yaşamlarında karşılaşabilecekleri sorunların önüne geçilmesi için.

“İşyerinde psikolojik baskı ve yıldırma” olarak tanımlanan “mobbing” dersine öğrencilerin ilgisi yoğun oldu. 30 kişilik kontenjanı olan derse, bu rakamın üzerinde öğrenci başvurdu.




01 Nisan 2013

İş Yaparken Hiçbir Zaman Değişmeyecek Kural


"Herkes artık çok iyi biliyor ki hiçbir şey artık eskisi gibi değil. Ne iş yapma yöntemleri, ne pazarlama yöntemleri, ne de satış yöntemleri. Dünyada teknolojinin kullanımı ile birlikte geçirdiği evrim o kadar hızlı ki, her gün yeni eklenen bir uygulama belirlediğiniz bütün stratejilerinizi gözden geçirmenize sebep olabiliyor. Ancak kurumların birbirleri arasındaki etkileşimde ve iş yapma yöntemlerinde benim belirleyebildiğim değişmeyen bir tek şey var. Değişmeyen bu olgu o kadar güçlü ki, kurumları yöneten insanlar birbirleri ile iş yaptıkları sürece değişeceğini de  tahmin etmiyoruz. Değişmeyen olgu şu ‘İnsanlar tanıdıkları kişilerle/arkadaşlarıyla iş yapmak istiyorlar.’

Geçtiğimiz hafta büyük bir inşaat grubunun İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısıyla görüştüm. Benzer şeyleri farklı bir şekilde o da söyledi. Birçok yönden yeni bir şeyi/kişiyi denemek istemediğini, bildiği ve tanıdığı kişilerle alacağı sonucun kendini riske sokmayacağından bahsetti. Bu nedenle de tercihini çoğunlukla bu yönde kullandığını söyledi.

İşlerinizin bir anda kötü olmaya başladığını düşünün. Ekonomik kriz veya sebebi her ne olursa olsun satışlarınızın düştüğünü ve hatta iş yerinizi kapatmak durumunda kalabileceğinizi düşünün. İşlerinizin hacimini artırmak için ilk önce kimleri ziyaret edersiniz. Hiç tanımadığınız yeni müştrerilere mi yoksa sizi tanıyan, sizinle iş yapmış, neler yapabileceğinizi bilen kişilere mi?

İş yapmanın, satış yapmanın temel kurallarından biri tanıdıklarınız olduğunu göre kendi çevrenizi, tanıdıklarınızı gözden geçirin. Yeterince geniş mi?

Bundan 40 yıl önce Charlie Jones belki de kendisine ait en önemli sözü söylemişti, ‘Bugün nerede olduğunuzla, önümüzdeki sene nerede olacağınız arasındaki fark, tanışacağınız yeni kişiler ve okuyacağınız yeni kitaplardır.’ Ne kadar güçlü bir cümle!

Bu yıl tanışmayı planladığınız kişileri ve okumayı düşündüğünüz kitapların listesini gözden geçirin. Eğer bu zamana kadar yapmadıysanız şimdi yapın. 3 adet kitap ve her ne olursa olsun tanışmak istediğiniz ve kariyerinize etkisi olacağını düşündüğünüz 3 kişiyi belirleyin.

Kitaplar için özellikli bir çalışma yapmanıza gerek yok ama tanışmayı planladığınız kişilerle nasıl tanışacaksınız?

Belirlediğiniz bu kişiler şirketlerin Genel Müdürleri veya CEO’ları olabilir. Ya da sizin sektörünüzde bilinen çok saygın biri olabilir. Belirlediğiniz bu kişilerin sizi başarıya götürecek yolda adımlarınızı kolaylaştıracak kişiler olabilir. Bu sizin açınızdan işin güzel yanı ancak diğer yandan bağlantı kurmayı düşündüğünüz bu kişiler sizinle gerçekten bağlantı kurmak isteyecekler mi? Sizin neden bağlantı kurmak istediğiniz belli. Onlar sizinle neden bağlantı kurmak istesinler? Siz onlara ne vereceksiniz ve vereceğiniz şey onlar için ne kadar değerli? Harekete geçmeden önce bunları çok iyi belirlemiş ve hazırlıklarınızı çok iyi yapmış olmanız gerekmektedir. Uygulamaya geçireceğiniz bir stratejiniz olması gerekir. Yani ev ödevinizi iyi yapmanız gerekir

Son cümle; İşinizde, başarılı olmak için uyguladığınız teknik, taktik veya strateji mutlaka vardır. Bunları sürekli olarak gözden geçiriyor ve günün şartlarına göre güncelliyorsunuzdur. Ancak tüm bu teknik taktik ve stratejliler içerisinde daha fazla kişiyi tanımak için yapacaklarınız bulunmuyorsa, herşeyi tekrar gözden geçirilmeniz gerekmektedir. Eğer kişilerle ilişkilerinizi derinleştirmek ve yeni kişilerle tanışmak bulunmuyorsa dünyanın en iyi ürünü, dünyanın en iyi hizmeti veya iş planı hüsranla sonuçlanabilir."


Fuad Almeman

31 Ağustos 2012

Zirveden Düşüş



Her şirketin sorunları vardır. Küçük minik sorunlarsa eğer ve halledilebilecekse tuzu biberidir çalışmanın. Gel gelelim ki tuzumuz biberimizin arttığı ağzımızın tadının kalmadığı durumlarda mevcut iş hayatında...
Hemen hemen çoğunun nedeni belli : Yönetici-çalışan arasında ki uçurum ve çalışanlar arası saygı ve "biz" duygusu eksikliği. Çalışanların kendilerini şirketin bir parçası olduğunu ve eşit haklara sahip olduğunun farkına varması gerek.  Ne kadar büyük ve başarılı bir şirket olursa olsun temeli sağlam olmayan her yapı bir süre sonra çatırdar ve hazin sona sürüklenir. Örneği de çoktur iş dünyasında..

  Nedir bunun sebebi diye düşünüyorum.  Eğitimsizlik ? Tecrübesizlik ? Tam olarak açıklamasını yapamıyorum. İleri görüşlü olmayan birinin yönetici olması da beni bir İK  olarak oldukça rahatsız ediyor.
Bazen şirketler para kazanmanın "büyümek" olarak adlandırmasını yapıyor. Bu yüzeysel tanımlama şirketin ileride aynı hızda para kaybetmesinin ve yok olmasının ana nedeni. Tüm bu süreçte çalışan bağlılığı ve iletişimin güçlü olması bu düşüşü tekrar yükselişe geçirebilir ancak tek sorun bu gizli düşüşün farkında olmak. Bunun için nitelikli yöneticilere sahip olmak oldukça önemli.

Peki ya yönetici seçilmiş değil de seçen ise ? Bu durumda nasıl yollar izlenmeli ?

Sizlerinde bu konu hakkında görüşlerini almak isterim (:


Saygılarımla...








13 Ağustos 2012

Yanlış Seçim!


İnsan kaynaklarının yaptığı işi küçümseyenler var elbet (: Yaptıkları da iş mi diyende vardır, gereksiz görende vardır... Ziyan bir hal yani bizimkisi (:

İşin sorumluluk kısmına geçince ise mide kramplarımı dersinn sinir, stres, hastalık, gözlerde çökmeler, ayaklarda şişmeler yine bizde.

Tüm bunlarında geçtim ,yanlış seçimler... Suçlu sizsiniz. Çünkü yanlış seçim görünürde küçük, iç yüzü ise büyüüüük bir olay.
Geçenlerde okuduğum bir yazıda şöyle diyor :

"Yanlış yapılmış bir seçim kişinin bağlı bulunduğu departmanın hatta çalışma arkadaşlarının, şirketin, ülke istihdamının ve ülke ekonomisinin olumsuz etkilenmesine sebep olur, şirketin zamanını, eğitim kaynaklarını, fiziksel enerjisini yok yere tüketir ve hızını keser, hedeflerine ulaşmasının geciktirir hatta zaman zaman engeller. Bu durumda basit gibi görünen işe alım operasyonları, şirketin geleceği, ülkenin ekonomisi, istihdam ve bütün bunların sonucunda sosyal hayatın seyri açısından önemlidir. "

Bu konuda objektif olamayacağım. Zor iş bizimkisi de.  Aksini düşünene saygılar..



26 Temmuz 2012

Hoşgeldin Sepeti


İK Seyir Defteri blogunda karşılaştığım çokta imrenerek okuduğum yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum.  :
" Siz hiç işyerinde ilk gününüzde bir Hoşgeldin Sepeti ile kaşılandınız mı ?


Sizi boş bir masanın karşılamasından ziyade içinde renk renk defterler,kalemler,post-it'ler,çay kahve için bir kupa ve ihtiyaç duyabileceğiniz her türlü kırtasiye ürünü olsa güzel olmaz mı ?


Bence muhteşem olur ! Bir önceki işyerimde ilk günümde masamda kocaman bir hoşgeldin sepeti yer alıyordu.İçinde herşey vardı hatta itiraf ediyorum hatta  şekerleme bile vardı :) Böylesine bir karşılama ilk gün gerginliğime birebir gelmişti.Şirket ile aramda ilk bağ bu sayede kurulmuştu.O gün bunun çok güzel bir fikir olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. O kadar ki kalemlikten masadaki yapay çiçeğe kadar herşey düşünülmüştü.Hatta teşekkür kartlarımız bile bulunurdu.


Daha sonraları bu sepeti yeni başlayanlar için hazırlamak benim görevim haline gelmişti.Belki ayak işi görülebilecek sepet alımından,iç düzenlemesine,kırtasiye dolaplarından bir bir kalemleri,defterleri seçmekten o kadar keyif alırdım ki..Özellikle işe yeni başlayan kişilerin masalarındaki sepete şaşkınlıkla bakakalması keyfimi katlardı..


Şimdi çok büyülk bir organizasyonda yer alıyorum hoşgeldin sepeti gibi ufak sürprizler çok mümkün değil..Ama uygulamak isteyen tüm İK'cılara tavsiye ederim..Çok maliyetli de değil üstelik..  "

Böyle uygulamalar yaygınlaşsa ne güzel olur... 

25 Temmuz 2012

Başvuru Kirliliği!


  Bugün sizinle başvuru kirliliğini paylaşmak istiyorum. Belki sesim bir yerlere ulaşır ve etki eder ümidindeyim.

  Her gün günlük CV tarama ve başvuruları inceleme işlemimi gerçekleştirirken bazen gülerek bazen üzülerek bazen de sinirlenerek karşıladığım bir olay haline geldi. Eminim her İK'nın başına geliyordur.
Aday ilk etapta yönetici asistanlığına başvurur, değerlendirilmeye alınır, olumsuz  dönüşü yapılır ve sonuca bağlanır.
İkinci etap, grafiker ilanı. Aynı aday bu sefer grafiker ilanına başvurur. Yine aynı uygulamalar, dönüşler...
üçüncü etapta ütücü ve ardından diğer bölümler için hatta sorumlu,müdür ilanlarına başvuran yine aynı kişiler... Sadece ilanlarla sınırlı değil, ilan içeriğini okumadan başvuran yüzlerce kişi. 2 dil istenen bir ilana  
1 dili bile olmayan ya da ehliyet gereken bir pozisyonda ehliyeti olmayıp başvuran...
 
   Bu devrede sorular gündeme geliyor. Neden bütün ilanlara başvurur bir insan ?

A) Ne iş olursa yaparım düşüncesi

B) Her konuda gerçekten deneyimlidir (!)

C) Siz beni işe alın eksiklerimi tamamlarım düşüncesi

D) Paraya ihtiyaç

E) Kişisel istikrarsızlık, vizyon eksikliği

F) Ya tutarsa mantığı ( ((:  )

G) Umursamazlık

H) İK'ya iş olsun.  :)

I) Hepsi

... uzayan bir liste. Demem o ki bu şekilde yapılan başvurularda işverenin gözünde oluşturulan olumsuz imaj ve ciddiyetsizlik algısı düzeltilemez hal alabilir. Ayrıca kişinin hedefleri, ilerlemeyi seçeceği bir alanı olmalıdır. ( bazı bölümleri ve insanları tenzih ederim (: )
Tabii bir de bu hale gelmemize neden olanları göreve davet ederim.



Güzel günler geçirmeniz dileğiyle....





16 Haziran 2012

Kötü Yönetici İle Çalışmak



Her şirkette vardır kötü yöneticiler. Kabullenmek ve alışmak ya da vazgeçmek durumunda kalırsınız. Peki neden kötüdür yönetici ? Böyle durumlarda ne yapmak gerekir ? 


İpek Aral Kişioğlu bir yazısında kötü yönetici kavramını aşağıdaki yazıyla ele almış :
....

Kötü yönetici neden kötüdür?
1. Bilgi seviyesi düşüktür; kendisini geliştirmez, ezbercidir, değişim yönetiminin ne olduğunu bilmez, statükocudur, hiçbir yeniyi kabul etmez, vs.
2. Yetkinlik seviyesi düşüktür; lider vasfı yoktur, vizyonist değildir, proje ve zaman yönetiminden anlamaz, iş/süreç geliştiremez, kıskançtır, dinlemez, okumaz, vs vs.

Peki, kötü yöneticiden ne öğrenirsiniz?
Elbette ‘kötü’ yöneticinin ne demek olduğunu, ileride hangi hataları asla yapmamanız gerektiğini ve kendi sabır katsayınızı.

Eğer ‘kötü’ yönetici nedeniyle ‘iyi’ şirketinizden istifa etmek istemiyorsanız ne yapabilirsiniz? … en azından bir süre için …
1. Kötüyü inceleyin. Yöneticinizin ‘kötü’ vasıflarını, onun kötüleşmesine neden olan etkenleri saptayın.
2. Kötüyü çözümleyin. Yöneticinizde saptadığınız kötü yönleri, davranışları ortaya çıkarmayacak şekilde davranışlar geliştirmeyi kendinize öğretin ve onun damarına basmayın.
3. Kötülüğü kişiselleştirmeyin. Yöneticiniz her ne kadar kötü olursa olsun, onun tek kurbanı siz değilsiniz. Bu düşünceden hareketle yöneticinize daha objektif yaklaşabilirsiniz.
4. Kötülük ile uzlaşın. Kötü yöneticinin olumsuzlukları ile eninde sonunda siz de karşılaşacaksınız. Bu nedenle kendinize farklı senaryolar üzerinden ön hazırlık yapın. Olay gerçekleştiğinde duygularınızdan ziyade mantığınızla hareket etmek ihtimaliniz artabilir.
5. Uzaklaşma zamanını saptayı. Kötü yönetici ile çalışmak tecrübesini nerede bırakmanız gerektiğini saptamaya çalışın. Sakın süreyi öyle ya da böyle uzatmayın.