23 Aralık 2013

Zorunda(mı)yım.


Hem ay sonu hem yıl sonu derken kafamda atların dolandığı bir dönemdeyim. Rapor hazırlamaktan ve sorunlarla boğuşmaktan tükenmişlik sendromuna yakalandım sanırım. Ayrıca her gün bloguna en az bir paylaşım ekleyenlere imreniyorum. Kendimi de kınıyorum. Aslında kınamıyor içten içe üzülüyorum sanırım...

Yıl sonu genel değerlendirmelerini yaparken kendi içimde de değerlendirmeler yapmaya başladım.. Koskoca 1 yılda neler yaptım. + lar - ler derken benim sayfalarım sanırım çoğunlukla eksilerle doldu...

Aileme,arkadaşlarıma ve kendime zaman ayıramadığım bir yıl. Hayatımın merkezi iş ve tek yaşantım iş oldu.. Benim için bu kötü bir şey değil aslında çünkü işkolik bir huyum var ( abartılacak kadar olmasada ) ama insan bu kadar çaba gösterdiği bir emeğe karşılık bekliyor. İnsan kaynakları evraklarla boğuşmak yüzünü bile anımsamadığı bir çok personelin yasal işlemleriyle uğraşmak, yapmış olmak için yapılan görüşmelerle, niteliğe değil niceliğe bakan, insana değil sayılara odaklanan bir meslek değil.. Değildi ama anlatamadım.

İnsan kaynakları seminerler, konferanslar,sunumlar,şakşaklarla geçen bir işte değil. Böyle görenleride anlayamadım.
İçinde insan geçen bir mesleğin anlamını ve önemini bilmeyen bir yerde çırpınarak hayalimdeki işe ulaşmaya çalışmak ve o hayalin gün geçtikçe kocaman bir dağ olması, üstüne karlar yağması, umutlarının kalmaması falan filan.. Öyle hayallerinin peşinden koş, mutlu olmadığınız işte çalışmayın olmuyor .

yıl sonu yakarışlarıyla hayalimdeki işe yani gerçek ik mesleğine ve yine hayalimde ki işyerinde çalışana kadar defterimde eksilerle yaşamak zorunda(mı)yım.


11 Aralık 2013

İce İce İK



Soğuk,karlı, kışlı bir İstanbul gününden Günaydın herkese...

Bugün işe gidemeyen olmuştur, yolda mahsur kalan, evden çalışan ya da benim gibi işe gelenler...

Tam sıcak çikolatanızı alıp camdan karın yağışını seyretmelik hava değil mi ama ? ( Vali amca yaktı gençleri )

Neyse efendiler.. Evde kalanlar için Artemiz Güler'in paylaştığı İK blog listesini paylaşıveriyorum sizinle. 

Çay içip okuyun bence.

No
Adı Soyadı
Blog Adresi
1
Ahmet Kik:  
2
Ali Cevat Ünsal
3
Artemiz Güler 
4
Aydan Çağ
5
Ayşe Başar: 
6
Ayşegül Güngör 
7
Bahar Beyaznar: 
8
Banu Çakar
9
Burcu Canıtez Okur 
10
Burcu Ertemli: 
11
Canel Gürgen
12
Cansu Erdoğan
13
Cengiz Çatalkaya
14
Ceren Bandırma: 
15
Coco de Medina : 
16
Çağatay Demirhindi: 
17
Çağrı Cığman
18
Çiğdem Özdemir Evren
19
Çisem Çalışkan : 
20
Deniz Daver
21
Duhan Gevren
22
Ekrem Öztürk: 
23
Elif Kağnıcı 
24
Elif Koray
25
Emre Kavukcuoğlu
26
Ezgi Feda:
27
Fatmanur Erdogan
28
Fatoş Şerifaki 
29
Gizem Aydemir: 
30
Gökhan Yılmaz
31
Gülçer Aydın: 
32
Gülçin Şafak
33
Gülsün Müftügil
34
Hayati Arpacı
35
İlkay Öztürk
36
İpek Aral Kişioğlu
37
Mehmet Emrah Özkan
38
Mehmet Eronat 
39
Merve Karaalioğlu: 
40
Mutlu Canatar
41
Müge Arslan
42
Saygı Günenç
43
Seda Küçük 
44
Seda Zorba: 
45
Selen İnal
46
Selin Yetimoğlu 
47
Serhat Kahyaoğlu: 
48
Sevilcan Kıvanç: 
49
Sevim Demirel: 
50
Taner Yıldız 
51
Tuğsel Akyol
52
Türker Okay
53
Zafer Uğur 
54
Hazar Candan Wilson
55
Mehmet Babuşçu
56
Sevilay Pezek Yangın
57
İrem Önal
58
Neslihan Koç
59
Onur Basat
60
Alper Yılmaz
61
Bülent Bayram
62
Nilüfer Koçyiğit
63
Sezai Kayaoğlu
64
Nurten Nayır
65
Nedim İleri
66
İsmail Mursallı
67
Sevim Özen
68
Serdar Devrim
69
Zuhal Aslan Çiftçi
70
Özhan Kürkçü
71
Funda İnkaya


Saygılar, sevgiler...

09 Aralık 2013

"Teşekkür Ederim"


Yazımı kadar kolay teşekkür etmek. Ancak bu kadar kolay olmuyor bunu duymak.

Motivasyon dediğin illa yemekler, hediyeler, alkışlar partilerle olmuyor. Çalışanına göstermediğin saygıyı hangi organizasyon verebilir ?
Siz gece-gündüz çalışır, raporlar hazırlar ve bazen uykunuzdan bazen sosyal yaşamınızdan fedakarlıklar yaparak şirketinize katkıda bulunabilirsiniz ama karşılığında olumlu geri bildirimler alamaz "teşekkür ederim"  lafını duyamazsınız. Çünkü o zaten yapmak zorunda olduğunuz bir iştir. (Haddinizi bilin ne teşekkürü(!) Yapacaksın tabii para alırken iyi gülüm )

Bazı işveren teşekkür etmesi gerektiğini bildiği halde etmez mesela. Şımarır belki adam, olacak iş değil.

Bu durum işveren-işçi arasında değil çalışma arkadaşlarıyla da yaşanabiliyor.

Bu sorunu çözmek tabii ki bizim gibi pirezantabıııl İK çalışanlara düşüyor.

First of all : Kurum kültürünü bütün şirkete aşılamak (önce kendinize tabii)

Çalışanlar arasında ki doğru iletişimi yaratmak. ( Hepimiz kardeşiz bu kavga ne diye ? müzikleriyle toplantılar olabilir mesela )

Teşekkür etmenin çalışan ve şirketin geleceğine olumlu katkılarıyla örneklemeler yapılabilir.

İşverenlerin müşteri odaklı çalışırken çalışanlarında "iç müşteri" olduğunu unutmamaları gerek.

Bu yazıyı okuduktan sonra gidin teşekkür edin arkadaşınıza, iyi akşamlar dileyin, günaydın, iyi çalışmalar,saygılar, sevgiler... unutmayın bunları. Gülümsemede eklerseniz tadından yenmez o birimin.



Sevgi ve saygılarımla,


19 Kasım 2013

Ofis Kuralları!



Kurallara uyalım, uymayanları uyaralım...

Saygılar, sevgiler..

Düşük motivasyonu önlemek mümkün





Çalışanlar istedikleri pozisyona veya zamma ulaşamadıklarında iş performansları düşüyor. Peki yöneticiler çalışan performansını üst seviyeye çekmek için ne yapmalı?
terfi250150Özellikle terfi ve zam dönemlerinin ardından yönetim kademelerine önemli ödevler düştüğünü anlatan DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurumsal Gelişim Merkezi Yöneticisi Psikolog Ayşegül Horozoğlu Enkavi, terfi sistemlerinin net şekilde belirlenmesinin bu konudaki önlemlerden yalnızca biri olduğunun altını çiziyor.
Terfi sistemleri net olmalı
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü, Kurumsal Gelişim Merkezi Yöneticisi Psikolog Ayşegül Horozoğlu Enkavi, terfi sistemlerinin net şekilde belirlenmesinin bu tarz düş kırıklıklarının önüne geçeceğini anlatıyor. Enkavi, “Şirketlerde, çalışanların terfi almasının şartları belli ve tanımlı olmalıdır. Ayrıca bu prosedür tüm çalışanlara çok iyi duyurulmuş olmalı ki hayal kırıklıkları yaşanmasın. Bu sayede gerekli şartları yerine getiremeyen bir çalışan böyle bir beklenti içine girmez ve terfi alamadığı için motivasyonu bozulmaz” diyor. Ancak tüm bu şartların yerine getirilmesi durumunda bile terfi alamayan çalışanın enerjisinin düşeceğine dikkat çeken Enkavi, “Bu durumda kişinin bağlı olduğu yöneticisi, çalışanla birebir görüşüp, nedenini doğru ve açık olarak anlatmalıdır. Böylece çalışan hiç olmazsa aldatılmış – kandırılmış psikolojisinden daha kolay çıkar. Ancak bu görüşmeyi olabildiği kadar terfi ve zam alamadığını başka bir yerden duymadan önce yapmak faydalıdır” diyor.
Yöneticiler daha çok çabalamalı
“Çalışan hak ettiği halde terfi ve zam verilemeyecekse, bu durum çalışana doğru şekilde açıklandıktan sonra çalışanın motivasyonunun çok düşmemesi ve yine yüksek performansla çalışmasını sağlamak adına farklı teşvik unsurları kullanılabilir” diyen Enkavi, motivasyon kaynaklarının kişiden kişiye değiştiğini, bu nedenle yöneticinin çalışanlarını iyi tanıması gerektiğini anlatıyor. Enkavi, “Bu durumda yöneticinin o kişiye uygun çözümü bulması en doğrusudur. Bunu anlamak için “Motivasyon Envanterleri”nden de faydalanılabilir. Çalışanlara uygulanacak böyle bir envanter, kimin neyle motive olduğu konusunda net sonuçlar verir ve daha isabetli aksiyon alınmasını sağlar” diyor. Çalışanların; yöneticinin davranışları, iş yükü, maaş, yan haklar, çalışma ortamı, terfi imkânı – süresi, takdir edilme gibi konularda adil olunmasını istediğini anlatan Enkavi, “Adaletsizlik duygusu ve sürekli adaletsizliğe maruz kalmak yoğun stres yaratır. Stres altındaki kişi gergindir, öfkelidir, kolay sinirlenir. Bunların tamamı uyum bozukluklarıdır. Bu durumdaki kişi içinde bulunduğu toplumla uyuşmazlık içine girer, çatışır ya da toplumdan uzaklaşır. Çalışanın adaletsizliğe uğradığını düşünmesi onu mutsuz eder ve mutsuzluk motivasyonu düşürür, bu da çalışanın performansına direkt yansır. Motivasyonu düşen çalışanın yüksek performans göstermesi beklenemez” diyor.
Motivasyonu düşen çalışanlar ne yapmalı?
Terfi ve zam alamadığı için motivasyonu düşen çalışanın ise işiyle ilgili artı ve eksileri iyi tartması gerektiğine değinen Enkavi: “Bir anlık öfkeyle dönülmesi zor kararlar verilmemelidir. O işte çalışmaya devam edecekse olabildiği kadar çabuk, kişisel motivasyonunu arttırmaya ya da en azından daha da düşürmemeye çalışmalıdır. Motivasyonu düşmüş, stres yüklenmiş şekilde çalışmak kendisini daha da kötü hissettirir ve ilerideki kaybı daha fazla olur. Yöneticisiyle durumunu açıkça paylaşıp beklentilerini netleştirmesi faydalı olur, yöneticisinden doğru bir geribildirim istemek ve bunu ayaküstü değil yapılandırılmış bir ortamda konuşmak etkili olacaktır” diyor.

Kaynak : Kariyernet İK Blog 

11 Kasım 2013

Drink Coffee,Read Books, Be happy.


Beni bilen bilir hayatta değer verdiğim belli başlı manevi,maddi şeyler vardır. Mesela kalemlerim, kitaplarım ve kahve fincanım. Bunları paylaşmam.. İçimdeki İd bastırılamıyor bu durumlarda..
E haliyle beni kitap fuarına atınca şekilde ki hali alıyorum :


Kitap çeşitlerinin bol olduğu arayıp bulamadığım bir çok kitabı buldum çok şükür. Şimdi okumak içn zaman bulmalıyım... 

Fuarın kalabalıklığını görünce " höh bu kadar kitapsever, okuyan bir milletmiyiz biz? " sorusunu sormayan beri gelsin..

Polisiye kitaplarının arasında kendimi kaybetmişken bir zat-ı muhterem gelip fotoğrafını çekmemi istedi... E kibar insanım tabii hemen kadrajı ayarladım. Adamın eline kitap almasıyla çömelmesi bir oldu.. Allah'ım kafamda paratoner var kesin benim...

Uzun lafın kısası kahve için, kitap okuyun, mutlu olun.. Takılmayın küçük şeylere. 
Sevin... ( Kitaplardaki cümleleri sevin mesela, illa bir odunu sevmeniz gerekmez.. )






04 Kasım 2013

neden eyçar ?


İnsan kaynakları olmasaydım ne olurdum ?

Belki bir kahve dükkanı işletirdim. Bu işte çokta başarılı olurdum... "Senin yaptığın kahveyse bizim içtiğimiz neyy" diye sloganlar bile alabilirdim... Olmadı işte.

Lisede fene ağırlık verseydim adli tıpta çalışmak isterdim. ( nasıl bir ruh hali bendeki bilmiyorum )

Bazende milyonlarca okurunun tahmin bile edemediği seri katili yaratan yazar olmak isterdim.

Psikolojisi bozuk bir psikologda olmak istedim bir ara...

Tüm bunların arasında bir yerlerde İK 'yı okudum ve nasıl oldu bilmiyorum ama bu saydığım tüm mesleklerden daha çılgın geldi. ( Hala aynı şeyi düşünüyorum )

İK'nın faydaları :


  • Çok şukela kahveler yapıp "ik yapımı bunlarrrr" derken kahve dükkanı sahibi
  • mülakatta adayın aile yapısı, işi gücü derdi tasası derken adli tıpta otopsi yapıyormuş hissi,
  • Egosu beyninden büyük insanlarla uğraşırken, ruh emici bir seri katili yakalamış ve gözlemleme fırsatı bulmuş bir yazar, 
  • çalışanın, adayların "her türlü dert dinlenir, düğünlerde halay başı cenazede gözyaşınız " tavrıyla bir psikolog.. (diplomamız eksik) olabiliyorum.

daha bir çok meslek olur aslında... Ama mühim olan insanlık.. onu da olamayan var.. 



Sevgiler, saygılar..



31 Ekim 2013

Marduk 2013de de gelebilir bence.


2013 bitsede kurtulsak dediğim bir yıl. O kadar lanet geçti benim için, çölde kutup ayılarıyla dolandım hep.
Ben ki küçük şeylerden mutlu olan, bardağın yarısı hep dolu diyen zat-ı muhterem bir kişi idim. Yıldırdınız beni. Bu genç yaşta tükendim.

Mutlu iş yeri var mıdır ? Varsa bu Dünya'nın bana kastı nedir ?

Ben İK okurken sıralarda dirsek çürütürken böyle hayal etmemiştim iş dünyasını. Kendimi amazonlarda bile daha güvende hissedebileceğime yemin edebilirim.

 Kahrolsun bağnaz fikirliler.

And The Oscars go to Çılgın adaylar, kendilerine yönetici dediğimiz egosu kendinden büyük insanlar, arkadaşlar, dostlar, kara melekler...

Hayırlısı be gülüm...

27 Ekim 2013

ya Böyle Konuşsaydık ?


"İnsan kaynakları departmanları için vazgeçilmez hale gelen performans değerlendirme çalışanların bireysel başarılarını ve belirli bir zaman süresindeki davranışlarını değerlendiren ve ölçen bir süreç. Bu süreç çalışanlar arasındaki farklılıkların bulunmasında ve yöneticiler ile çalışanlar arasındaki ilişkiyi etkileyen özelliklerin ortaya konmasında önemli bir rol oynuyor. İnsan kaynakları bu yolla çalışanın yeteneklerini, potansiyelini, iş alışkanlıklarını, davranışlarını ve benzer niteliklerini ortaya koyup diğerleri ile karşılaştırma yapabiliyor. Böylelikle kimin “temsil yeteneğine sahip”, kimin “müşteri odaklı”, kimin “zamanı iyi kullanan” çalışan olduğunu tespit etmek mümkün… Peki bu performans değerlendirme terimleri “gerçekte” neyi ifade ediyor? Bir süredir forumlarda, e-posta listelerinde ve sosyal paylaşım sitelerinde dolaşan bir liste performans değerlendirme terimlerini tiye alarak gerçekte ne anlama geldiklerini sıralıyor… İşte o terimler ve gülümseten karşılıkları…   
Motivasyonu yüksek: Sazan gibi her işe atlayan, bilumum angaryayı yüklenebilir şahsiyet
Etkili sunuş yeteneğine sahip: Ortalamanın üzerinde güzel/yakışıklı kişi;
Beden dilini kullanabilen: "Bir su alabilir miyim" bile derken kaşı gözü oynayan sakat kişilik! Ne yapacağı belli olmaz.
Problem çözme yeteneği olan: Havuz problemleri çözerek büyümüş olduğundan her konuda çözülecek bir problem arayan, rahatsız mizaçlı; problem çözebiliyorsa, problem de çıkartabilir, dikkatle izlenmesi gerekir.
Takım çalışmasına yatkın: İki eliyle bir şeyi doğrultamayan, lakin kalabalığın arasında kaynamayı becerebilen ve iş yapıyor imajı çizebilen!
Stresle başa çıkabilir: Dünya yansa umurunda olmayan rahat kişilik, gevşeklikte ve lakaytlıkta sınır tanımayan.
Zamanı iyi kullanan: Müdürünün ruhu bile duymadan, mesai saatleri içinde kahve içip fal baktıran, internette gezip solitaire oynayan, icabında kuaföre gidip saç-baş bile yaptıran, yaratıcı, neşeli, eğlenceli kişilik;
Değişime açık: Yalaka, bukalemun, fırıldak kişilik
Koçluk yapabilir: Ara gaz verip çalışanları bedavaya çalışmaya ikna edebilen kişi.
Etkili satış becerilerine sahip: Ağızlarından girip  burunlarından çıkmak suretiyle, müşterileri kandırmayı başarabilen tilki şahsiyet; her şeyi satabilir bu tipler, sizi de satabilir, dikkatli olun.
Müşteri odaklı: Şirkete karşı müşterilerle ittifak yapan hain tip; Brutus.
Temsil yeteneği olan: Her toplantıda basına demeç veriyormuşçasına havalara giren, kendini  bir şey sanan, burnu havada kişilik
Uyumlu: Suya sabuna dokunmayan, etliye sütlüye karışmayan silik kişican, TRT'nin beraber ve solo şarkılar korosunda 30 yıl soloya çıkmadan durabilir, otistik de olabilir.
Dışa açık bir kişiliğe sahip: Sürekli ofis dışında
İyi iletişim becerilerine sahip: Sürekli telefonla konuşur
Ortalama bir eleman: Kafası pek basmaz
Üstün niteliklere sahip: Şimdiye kadar önemli bir hata yapmadı
İşi her zaman birinci önceliktir: Flört bulamayacak kadar çirkin
Sosyal hayatında aktif: Sürekli kafa çeker
Ailesinin sosyal hayatı aktiftir: Eşi ve çocukları da kafa çeker
Bağımsız çalışabilir: Kimse tam olarak ne iş yaptığını bilmez
Süratli düşünür: İyi bahaneler uydurur
Dikkatlice düşünür: Karar veremez
Mantığını iyi kullanır: İşi başkasına yaptırır
Kendini çok iyi ifade edebilir: Türkçe konuşabilir
Liderlik yeteneklerine sahiptir: Uzun boyludur veya bağıra çağıra konuşur
Geleceği çok iyi okur: Bayağı şanslıdır
Neşesi yerindedir: Belden aşağı birçok fıkra bilir
Kariyerine çok önem verir: Adamı arkadan bıçaklayabilir
Sadıktır ve güvenilirdir: Başka yerde iş bulamamıştır. " *


23 Ekim 2013

Grip vs. Mülakat


Tatil bitti, herkes mini bir pazartesi sendromu yaşadı. Aslında ben yaşamadım, biriken işlere gömülünce hemen akşam oluverdi. Tatil ve sonrası ilk çalışma haftası "Araf dönemi" gibi.

O kadar uzun tatil verince insan sapıtıyor tabii. Sıcaklar soğuklar akşamlar olmasın derken çalışanların çoğu gibi bende grip oldum. Burun tıkalı, gözler yaşlı, seste evrimsel değişiklikler...
Biliyorsunuz bayram sonrası görüşmeye bir sürü kişi gelir demiştim ( kürkçü dükkanı ) tezimi doğrularcasına akın akın adaylar gelince 6lı 7li çipetpet halinde görüşmelere girdim.

Burun tıkalıyken mülakat yapmak çok zor. Ayrı bir yetenek bence. CV'ye eklenmeli. Neyse..

Adayla tam iletişimi yakalamış kaptırıp giderken eski çalıştığı yerlere geliyor konu.. Adayda bir gerilme seziyorum. ( İK burun tıkalı bile havadaki gerginlik kokusunu alır hah! ) Çalıştığı yerleri hatırlamadığını söylüyor. ( hönk ? ) Uyurgezer varda uyur çalışır yeni bir akım. En son ne iş yaptığını sordum bu sefer. Aday aniden çıldırdı, bunları neden sorduğumu ne işimize yarayacağını yeni bir işe girmek istediğini geçmişinin bizi ne ilgilendirdiğini vs.  ( yanlış gün ve ruh halimde çattın bana cınım diyorum içimden )

Başkaları için kısa ama benim için uzun ik hayatımda ilk defa bir adayla tartıştım. (Hep ay tutulması yüzünden ) Nazik çizgimden biraz kayarak neden bu soruları sorduğumuzu, neden önemli olduğunu anlattım. ( Uzun uzun! )

Kısa bir sessizlik sonrası aday : " Ben yapmazdım zaten bu işi" dedi ve çıktı görüşmeden.

Sonuç: +1 ağrı kesici, pastil..

Yapmayın böyle şeyler sevgili adaylar. Soruyorsak önemi var..



 Sevgiler, saygılar..






18 Ekim 2013

Pazartesi seni çağrıyor!


Bayram bitti. Her tatil gibi ışık hızıyla geçti. Çoğumuzun "aaa ne çabuk geçti yeaa" diye haykırmasıda işe yaramıyor maalesef. Pazartesi "bayramdan sonra hallederim" , "tatil bitsin sonra bakarız" ... diye itelediğin bir çok iş yeni haftada laps diye " halletseydim keşke" lere dönüşecek.

Bizim için bayram sonrası "eleman bulma" umuduyla yeşerdiğimiz bir hafta olacak. Bayram için memlekete gidenler, uzun tatil için istifayı basıp giden o kadar çok kişi oldu ki, tatil bitimiylede bir o kadar dönen olur diye umuyoruz. ( bardağın yarısı hep dolu )

Enerjiler yerindeyse yıl sonu yoğunluğu için kemerlerinizi bağlayın :



Best wishes,





14 Ekim 2013

İyi Bayramlar...



2013 yılı epey yoğun geçti ve geçiyor benim için o yüzden kurban bayramına "uu beybi tatttiiillll" diye bakanlardanım dürüst olmak gerekirse. Zaten nerede eski bayramlar ( muhtemelen ilerleyen 4 günlük muhabbetimiz olacak )

Yarın sabah çoğunuzun telefonuna gelen mesajlarla bir çoğu bayram tebriklerini aradan çıkarıp tatiline devam edecek.( sosyal çağ azizim artık böyle ) Bir çoğuda bayramı hakkıyla ödeyerek dağ tepe bütün akrabalarına gidip el öpmelere doyamayacaklar. Bense bol bol kahve içip, müzik kitap 3lüsü yapmayı planlıyorum. ( çat kapı misafirler olacak tabii. )

Hepinize mutlu, huzurlu bayramlar.... :)


12 Ekim 2013

Yaratıcı Olmak!



Cumartesi günü çalışmalarına anlam veremediğim bir gün daha. Bugünün bana tek katkısı bütün blogları, yazıları gündemi takip edebilme fırsatı bulabilmem sanırım.

İnfopikin renkli renkli paylaşımlarını okumaktan büyük keyif alıyorum. Onlardan biride paylaştığım "Yaratıcı Olmak"

Sıradan yaşamda sıradan iş dünyasında biraz çılgınlık yapıp yaratıcı olamak gerek. ( Y kuşağıyım evet. Bizi memnun etmek çok zor )



Şuan 8 ve 26. maddeleri yaparken sizlerede bol güneşli yazdan kalma bu günden iyi tatiller geçirmenizi temenni ediyorum.

Best regards,

I'm back. Did you miss me ?


Çooook uzun zaman oldu farkındayım. Blogumu çok ihmal ettim. Yazamadım yeri geldi yazmadım.

Uzunca yazacak hikayelerim ve yazılarımla geri döndüm. Önemli olanda bu değil mi ?

Shall we begin ?

26 Temmuz 2013

Mobbing!




Latince kökenli bir sözcük olan Mobbing; psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı vermek anlamlarına gelir.




Hiyerarşik yapılanmanın olduğu gruplarda, iş yerlerinde güç sahibi kişi ya da grubun diğer kişi veya gruplara sistematik olarak uyguladığı psikolojik taciz anlamına geliyor.

Türkiye genelinde iş yerlerinde mobbinge maruz kalma oranı oldukça yüksek.
Mobbingi uygulayan kişinin ruhsal olarak sağlıklı olmadığı yapılan araştırmalar arasında. Bu kimseler arkalarında başka güç olduğu için mobbingi rahat uygulayabiliyorlar. Mobbing uygulayan kişilerde gücü yanlış kullanma, yetkiyi aşırı ve uygunsuz kullanma gibi hareketler gözlemleniyor.

Globalcv,  kullanıcılarıyla yaptığı ankette mobbing konusundaki duyarlılığa dikkat çekti. Kullanıcıların büyük ilgi gösterdiği “İş yerinde mobbingle karşılaştığınızda tepkiniz ne olur?” sorusuna katılımcıların;

·         % 34.73 ü Mobbing yapan kişiye karşı davranış geliştireceğini belirtirken,
·         % 28.74 ü Haklarını yasal yollarla aramaya teşebbüs ediyor,
·         % 16.77 lik bir kısım durumu yöneticisinin bilgisine sunarak, olayı onun inisiyatifine bırakmaktan yana.
·         Mobbing konusunda fikri olmayanların sayısı ise % 14.97
·         Olayı kabullenenlerin sayısı  % 4.7

Peki; mobbinge uğradığınızı nasıl anlarsınız?

• Mesleki anlamda kişinin yeterliliğinin sorgulanması,
• Kişiye performansından ağır yükler verilerek başarısız olunmasına zemin hazırlanması,
• Kişinin görmezden gelinerek iş ortamında izole edilmesi,
• İşyerinde aşağılanma,
• Tehdit edilme ya da diğer çalışan bireyler tarafından dışlanıyor ve yalnız bırakılıyorsanız,
• İşten çıkarılmayla tehdit ediliyorsanız, ekip arkadaşlarınız tarafından bezdirilecek şekilde sözlü şiddete uğruyorsanız,
• Topluluk içinde aşağılanıp küçük düşürülüyorsanız,
• Asılsız yere yaftalanıp, dedikodunuzun yapıldığını duyuyorsanız,
• İş yerinde patronunuz taşkınlık yapıyorsa (küfür etme, masaya vurma gibi)
Tüm bu olanlar sonucunda kişide;

• Mesleki anlamda yetersiz hissetme,
• Paranoyak şekilde şüpheci yaklaşımlara girmesi,
• Asosyallik,
• Öfke, utanç, korku, uyku bozuklukları, depresyon
gibi psikolojik bozukluklara ve beraberinde yıkıma götürür.
İşyerinde mobbinge uğradıysanız haklarınızı aramak için öncesinde
• Güvendiğiniz ve tanıklık edecek biriyle beraber mobbing yapan kişi veya kişilere sözlü olarak bu davranışını durdurmasını isteyin.
• Yapılan yanlış davranışlar ve gücünüzü aşan iş sorumluluklarını bir kenara not edin.
• Tıbbi ve psikolojik yardım alın, rahatlayıp doğru adımlar atmanıza yardımcı olacağı gibi gerektiğinde kanıt niteliği taşıyacaktır.

Yaptığınız bu girişimler sonuç vermiyorsa kanunen; “iş sözleşmesini haklı nedenlere dayanarak feshetme”, “iş görme borcunu ifadan kaçınma”, “Borçlar kanunu ve Türk Medeni Kanununa göre ayrımcılık tazminatı isteme” gibi haklara sahip olduğunuzu unutmayın. İş yerinde Mobbinge maruz kalan işçi iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir ve kıdem tazminatının tarafına ödenmesini isteyebilir. Ayrıca, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 105. maddesi uyarınca işveren hakkında adli makamlara şikayette bulunabilir. Anayasamızın 17’inci maddesinde; herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.

Anayasamızın 18’inci maddesinde; hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.

İş Verenler Mobbing iş yerinizi tehdit ediyor!

Mobbing, sadece mağdurları etkileyen değil, iş yerini ve iş yerinin diğer çalışanlarını olumsuz etkileyen eylem ve davranışlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu anlamda

·         Çalışanların iş tatmini azalmakta,
·         İş arkadaşları ile arasındaki güven ve saygı azalmakta,
·         Dolayısıyla iş verimi düşmekte,
·         Üretim azalmakta, bu da şirketin maliyetlerinin artmasına ve rekabet gücünün azalmasına yol açmaktadır.
Mobbing'e akademik önlem de alınmış durumda. Kocaeli Üniversitesi Eğitim Fakültesi, seçmeli olarak “mobbing” dersi vermeye başladı. Türkiye'de ilk kez mobbing konusunda seçmeli olarak verilecek olan ders, öğrencilerin iş yaşamlarında karşılaşabilecekleri sorunların önüne geçilmesi için.

“İşyerinde psikolojik baskı ve yıldırma” olarak tanımlanan “mobbing” dersine öğrencilerin ilgisi yoğun oldu. 30 kişilik kontenjanı olan derse, bu rakamın üzerinde öğrenci başvurdu.