31 Ağustos 2012

Zirveden Düşüş



Her şirketin sorunları vardır. Küçük minik sorunlarsa eğer ve halledilebilecekse tuzu biberidir çalışmanın. Gel gelelim ki tuzumuz biberimizin arttığı ağzımızın tadının kalmadığı durumlarda mevcut iş hayatında...
Hemen hemen çoğunun nedeni belli : Yönetici-çalışan arasında ki uçurum ve çalışanlar arası saygı ve "biz" duygusu eksikliği. Çalışanların kendilerini şirketin bir parçası olduğunu ve eşit haklara sahip olduğunun farkına varması gerek.  Ne kadar büyük ve başarılı bir şirket olursa olsun temeli sağlam olmayan her yapı bir süre sonra çatırdar ve hazin sona sürüklenir. Örneği de çoktur iş dünyasında..

  Nedir bunun sebebi diye düşünüyorum.  Eğitimsizlik ? Tecrübesizlik ? Tam olarak açıklamasını yapamıyorum. İleri görüşlü olmayan birinin yönetici olması da beni bir İK  olarak oldukça rahatsız ediyor.
Bazen şirketler para kazanmanın "büyümek" olarak adlandırmasını yapıyor. Bu yüzeysel tanımlama şirketin ileride aynı hızda para kaybetmesinin ve yok olmasının ana nedeni. Tüm bu süreçte çalışan bağlılığı ve iletişimin güçlü olması bu düşüşü tekrar yükselişe geçirebilir ancak tek sorun bu gizli düşüşün farkında olmak. Bunun için nitelikli yöneticilere sahip olmak oldukça önemli.

Peki ya yönetici seçilmiş değil de seçen ise ? Bu durumda nasıl yollar izlenmeli ?

Sizlerinde bu konu hakkında görüşlerini almak isterim (:


Saygılarımla...








13 Ağustos 2012

Yanlış Seçim!


İnsan kaynaklarının yaptığı işi küçümseyenler var elbet (: Yaptıkları da iş mi diyende vardır, gereksiz görende vardır... Ziyan bir hal yani bizimkisi (:

İşin sorumluluk kısmına geçince ise mide kramplarımı dersinn sinir, stres, hastalık, gözlerde çökmeler, ayaklarda şişmeler yine bizde.

Tüm bunlarında geçtim ,yanlış seçimler... Suçlu sizsiniz. Çünkü yanlış seçim görünürde küçük, iç yüzü ise büyüüüük bir olay.
Geçenlerde okuduğum bir yazıda şöyle diyor :

"Yanlış yapılmış bir seçim kişinin bağlı bulunduğu departmanın hatta çalışma arkadaşlarının, şirketin, ülke istihdamının ve ülke ekonomisinin olumsuz etkilenmesine sebep olur, şirketin zamanını, eğitim kaynaklarını, fiziksel enerjisini yok yere tüketir ve hızını keser, hedeflerine ulaşmasının geciktirir hatta zaman zaman engeller. Bu durumda basit gibi görünen işe alım operasyonları, şirketin geleceği, ülkenin ekonomisi, istihdam ve bütün bunların sonucunda sosyal hayatın seyri açısından önemlidir. "

Bu konuda objektif olamayacağım. Zor iş bizimkisi de.  Aksini düşünene saygılar..



26 Temmuz 2012

Hoşgeldin Sepeti


İK Seyir Defteri blogunda karşılaştığım çokta imrenerek okuduğum yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum.  :
" Siz hiç işyerinde ilk gününüzde bir Hoşgeldin Sepeti ile kaşılandınız mı ?


Sizi boş bir masanın karşılamasından ziyade içinde renk renk defterler,kalemler,post-it'ler,çay kahve için bir kupa ve ihtiyaç duyabileceğiniz her türlü kırtasiye ürünü olsa güzel olmaz mı ?


Bence muhteşem olur ! Bir önceki işyerimde ilk günümde masamda kocaman bir hoşgeldin sepeti yer alıyordu.İçinde herşey vardı hatta itiraf ediyorum hatta  şekerleme bile vardı :) Böylesine bir karşılama ilk gün gerginliğime birebir gelmişti.Şirket ile aramda ilk bağ bu sayede kurulmuştu.O gün bunun çok güzel bir fikir olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. O kadar ki kalemlikten masadaki yapay çiçeğe kadar herşey düşünülmüştü.Hatta teşekkür kartlarımız bile bulunurdu.


Daha sonraları bu sepeti yeni başlayanlar için hazırlamak benim görevim haline gelmişti.Belki ayak işi görülebilecek sepet alımından,iç düzenlemesine,kırtasiye dolaplarından bir bir kalemleri,defterleri seçmekten o kadar keyif alırdım ki..Özellikle işe yeni başlayan kişilerin masalarındaki sepete şaşkınlıkla bakakalması keyfimi katlardı..


Şimdi çok büyülk bir organizasyonda yer alıyorum hoşgeldin sepeti gibi ufak sürprizler çok mümkün değil..Ama uygulamak isteyen tüm İK'cılara tavsiye ederim..Çok maliyetli de değil üstelik..  "

Böyle uygulamalar yaygınlaşsa ne güzel olur... 

25 Temmuz 2012

Başvuru Kirliliği!


  Bugün sizinle başvuru kirliliğini paylaşmak istiyorum. Belki sesim bir yerlere ulaşır ve etki eder ümidindeyim.

  Her gün günlük CV tarama ve başvuruları inceleme işlemimi gerçekleştirirken bazen gülerek bazen üzülerek bazen de sinirlenerek karşıladığım bir olay haline geldi. Eminim her İK'nın başına geliyordur.
Aday ilk etapta yönetici asistanlığına başvurur, değerlendirilmeye alınır, olumsuz  dönüşü yapılır ve sonuca bağlanır.
İkinci etap, grafiker ilanı. Aynı aday bu sefer grafiker ilanına başvurur. Yine aynı uygulamalar, dönüşler...
üçüncü etapta ütücü ve ardından diğer bölümler için hatta sorumlu,müdür ilanlarına başvuran yine aynı kişiler... Sadece ilanlarla sınırlı değil, ilan içeriğini okumadan başvuran yüzlerce kişi. 2 dil istenen bir ilana  
1 dili bile olmayan ya da ehliyet gereken bir pozisyonda ehliyeti olmayıp başvuran...
 
   Bu devrede sorular gündeme geliyor. Neden bütün ilanlara başvurur bir insan ?

A) Ne iş olursa yaparım düşüncesi

B) Her konuda gerçekten deneyimlidir (!)

C) Siz beni işe alın eksiklerimi tamamlarım düşüncesi

D) Paraya ihtiyaç

E) Kişisel istikrarsızlık, vizyon eksikliği

F) Ya tutarsa mantığı ( ((:  )

G) Umursamazlık

H) İK'ya iş olsun.  :)

I) Hepsi

... uzayan bir liste. Demem o ki bu şekilde yapılan başvurularda işverenin gözünde oluşturulan olumsuz imaj ve ciddiyetsizlik algısı düzeltilemez hal alabilir. Ayrıca kişinin hedefleri, ilerlemeyi seçeceği bir alanı olmalıdır. ( bazı bölümleri ve insanları tenzih ederim (: )
Tabii bir de bu hale gelmemize neden olanları göreve davet ederim.



Güzel günler geçirmeniz dileğiyle....





16 Haziran 2012

Kötü Yönetici İle Çalışmak



Her şirkette vardır kötü yöneticiler. Kabullenmek ve alışmak ya da vazgeçmek durumunda kalırsınız. Peki neden kötüdür yönetici ? Böyle durumlarda ne yapmak gerekir ? 


İpek Aral Kişioğlu bir yazısında kötü yönetici kavramını aşağıdaki yazıyla ele almış :
....

Kötü yönetici neden kötüdür?
1. Bilgi seviyesi düşüktür; kendisini geliştirmez, ezbercidir, değişim yönetiminin ne olduğunu bilmez, statükocudur, hiçbir yeniyi kabul etmez, vs.
2. Yetkinlik seviyesi düşüktür; lider vasfı yoktur, vizyonist değildir, proje ve zaman yönetiminden anlamaz, iş/süreç geliştiremez, kıskançtır, dinlemez, okumaz, vs vs.

Peki, kötü yöneticiden ne öğrenirsiniz?
Elbette ‘kötü’ yöneticinin ne demek olduğunu, ileride hangi hataları asla yapmamanız gerektiğini ve kendi sabır katsayınızı.

Eğer ‘kötü’ yönetici nedeniyle ‘iyi’ şirketinizden istifa etmek istemiyorsanız ne yapabilirsiniz? … en azından bir süre için …
1. Kötüyü inceleyin. Yöneticinizin ‘kötü’ vasıflarını, onun kötüleşmesine neden olan etkenleri saptayın.
2. Kötüyü çözümleyin. Yöneticinizde saptadığınız kötü yönleri, davranışları ortaya çıkarmayacak şekilde davranışlar geliştirmeyi kendinize öğretin ve onun damarına basmayın.
3. Kötülüğü kişiselleştirmeyin. Yöneticiniz her ne kadar kötü olursa olsun, onun tek kurbanı siz değilsiniz. Bu düşünceden hareketle yöneticinize daha objektif yaklaşabilirsiniz.
4. Kötülük ile uzlaşın. Kötü yöneticinin olumsuzlukları ile eninde sonunda siz de karşılaşacaksınız. Bu nedenle kendinize farklı senaryolar üzerinden ön hazırlık yapın. Olay gerçekleştiğinde duygularınızdan ziyade mantığınızla hareket etmek ihtimaliniz artabilir.
5. Uzaklaşma zamanını saptayı. Kötü yönetici ile çalışmak tecrübesini nerede bırakmanız gerektiğini saptamaya çalışın. Sakın süreyi öyle ya da böyle uzatmayın.

29 Mayıs 2012

Yaz Döneminde İş Arayanın Şansı Daha Fazla!



Haber Türk gazetesi Kariyer ekinde bu hafta dikkatimi çeken "Yaz döneminde iş arayan mezunun şansı daha fazla" yazısı oldu. Okuduktan sonra sizlerle paylaşmam gerekliliğini hissettim (:

" Türkiye'de yaz ayları iş arayan kişiler için avantajlı dönemler oluyor. HILL International Türkiye Ülke Müdürü Hazal Wilson, yaz aylarında üniversitelerin yeni mezun vermeleri nedeniyle yoğun bir işe alım yapıldığını ve bunun sadece yeni mezunlar için geçerli olduğunu belirtiyor.  
İş arayanların çoğu yaz dönemini tatille geçirdiklerinden yazın iş arayanlar rakiplerinin önüne geçme fırsatı yakalayabilirler. Erken kalkan yol alır ve mutlaka bu dönemi efektif değerlendirmek adaya artı değer yaratacaktır."

 Yani eğer iş arıyorsanız şimdi tam zamanı ! Rekabetin daha az yoğun olması ve iş yoğunluğunun azlığı nedeniyle de (sektöre göre değişiklik gösterebilir ) şansınızın daha yüksek olduğunu söylemek mümkün :)
 Günün belirli saatlerini bunun için ayırmak güzel bir başlangıç olabilir. Sosyal ağların gücünü kullanarak ve güncel,doğru hazırlanmış bir CV ile başlangıç yapabilirsiniz.

Bol Şans*

17 Mayıs 2012

Dikkat Sendrom Yazısıdır !!


  Uzun zamandır blog yazmıyorum. Anlatmak istediğimi,yazmak istediğimi daha iyi şekilde yapılmış olanını gördüm. o yüzden sizlerle paylaşmak istedim. İşte yeni mezun sendromu...

Yeni mezun birinin her şeyden önce hayalleri vardır tutunduğu. Kampüs içindeki hayatla dışarıdaki hayatı benzer sayar, sanır ki gerçek "iş yaşamı" nı o zamana kadar okulda okutulan kitaplarda yeterince özümsemiş ve her şeyin bilincindedir. Yeniz mezunlar Fütursuzca bir özgüven içindedir, kolay değil sonuçta o koskoca bir "üniversite mezunu"dur artık ve hak ettiği firmada hak ettiği ücretle iş yaşamına ilk adımını atmalıdır. Yeni Mezun işe önce kariyer sitelerinde cv' sini hazırlamakla başlar. Bu dönemde hedefler çıtayı zorlayacak derecede yüksektir, beklentilerini kendi donanımının yeterliliğine ya da çeşitli zorlu virajlara sahip bu yeni ummanın gerekliliklerine bakmadan çoktan oluşturmuştur bile kafasında, yeni mezun… "Talep ettiğiniz ücret" kısmına gelince rakamlar önce 4 hanelilerden başlar, tabi ki de böyle olmalıdır dediğimiz gibi o koskoca bir "üniversite mezunu"dur.… Herkesin başvuru yapacağı, herkesin çalışabileceği kendince "vasat pozisyon" diye nitelendirdiği pozisyonlara asla başvurmaz. Yeni Mezunkendisine göre o ya "yönetici adayı" ya da "…... sorumlusu", "uzman yardımcısı" olmaya aday bir bireydir. 

Başvurular teker teker yapılır ve yeni mezunların bekleme süreci böylece başlar. Aradan uzunca bir süre geçer ve hala başvurulardan her hangi bir ses çıkmamıştır. Günler, aylar ilerler; beraberinde umut da azalmıştır artık, egosunda yaralanmalar baş gösterir yeni mezun' un. Bir şeyleri yanlış yapmıştır ama nedir ? Düşünür, düşünür ve daha ilk başta, yüksek tuttuğu çıtada değişikliklere gider, bu değişiklik ilk olarak talep ettiği ücrette olur, daha makul rakamlar yazar cv ye kendince ve yeni başvuru serüveni başlamıştır artık. Aradan aylar geçmesine ve cv de yapmış olduğu değişikliğe rağmen hala hiç ses seda yoktur. İşte bu, yeni mezun' un egosunun çatırdamaya başladığı andır. Kendi içinde muhasebeye gider, ben kimim, artılarım neler eksilerim neler, şayet bir işveren olsaydım ve "a" pozisyonunda bir alım gerçekleştirecek olsaydım çalışacağım elemanda ne gibi özellikler, donanımlar arardım vs… artık vakit, bu zamana kadar kendisine okutulan kitaplardan ve beslenmiş egosundan sıyrılarak gerçek "iş yaşamı" ile yüzleşme vaktidir.

Yeni mezunumuz için asıl macera da bu noktadan sonra başlar….

Tabii bu yazı herkes için geçerli değilken bir çoğu içinde geçerli.
Gizem Aydemir



10 Nisan 2012

İnsan Kaynakları Zirvesi 2012


  Globalcv'nin her yıl düzenlediği İnsan Kaynakları Zirvesinin 2012 yılı programı yine birbirinden başarılı konuşmacılar ve dopdolu bir zirve programı ile gerçekleştirilecek.Ne yazık ki ben bu zirvede bulunamayacağım ancak düşünenler için zirve amaçları şöyle belirtilmiş : 

- İş dünyamıza yönelik potansiyelleri değerlendirerek, işletmelerin kendilerini geliştirmelerine yönelik hedefler oluşturmak,
- Kobilerin kurumsallaşmasına yönelik yöntemleri göstermek,
- İnsan kaynaklarındaki yeni trendleri sıralamak,
- Sürekli ertelenen veya üzeri örtülen insan kaynaklarının verimli kullanımı prensibini kurum içi sistemlere ve yönetici davranışlarına entegre etme yollarını göstermek
- KOBi’lerin kurumsallaşma ve çağdaş insan kaynakları çabalarını tespit edip, cesaretlendirmektir.
Ayrıca konuşmacıları linkten öğrenebilirsiniz.
Zirvede yapılacak çekilişle eğitim sponsorları tarafından da eğitim programları hediye edilecek (umarım sizde şanlı kişilerden olursunuz ) 
Daha fazla uzatmadan dilerseniz Zirve programını inceleyebilrsiniz (:
Gidecek olanlara keyifli anlar diliyorum...


05 Mart 2012

Pozitif Yönetim - İdil Türkmenoğlu



  
 Her İK'cının kitaplığında bulunması gereken bir eser "Pozitif Yönetim". Sadece okumak yetmiyor bu kitabı,düşünmek,muhakeme etmek,kabul etmek ve değişmemizi gerektiriyor.
 İşe eğlence katmaktan bahsediyor kitap "işyerinde keyif" yaşamaktan... Sahi neden zor bu kadar ? Sabah insanı motive eden bir "Günaydın :) " ve çalışma saatlerindeki pozitif iletişim,mutlu anlar... Bunların olmadığı bir ortamda çalışmanın ne derece "zindan hayatı" yarattığını tahmin etmek bir yana yaşadığım için bir an önce değişmesini düşünenlerdenim.

Liderler biraz gevşeyip çalışma ortamlarını eğlenceli hale getirirlerse,çalışanların güveni,yaratıcılığı ve iletişimi belirgin ölçüde iyileşiyor. Bu da daha düşük bir işten ayrılma oranına, daha yüksek morale ve finansal açıdan güçlü bir dip toplama ulaşımlarını sağlıyor.                                                                                
                                                            Adrian Gostick ve Scott Christopher

   Böylesine büyük getirileri olan bu yönetimi uygulamak ya da uygulanan bir işletmede çalışmak herkesin istediği bir durumdur.
Kitapta ayrıca iş yaşamından bazı büyülü anlar yer alıyor :
  1. İş başvurusu yaptığınız şirketten gelen olumlu ya da olumsuz yanıt. ( bu konuyu ayrıntılı olarak yazdığım "Geri Bildirimde Bulunma(ma)" yazımda okuyabilirsiniz.)
  2. Gerçekten gözünüzün içine bakarak "Günaydın" diyen iş arkadaşları,
  3. Yemekhanedeki sürpriz yiyecekler,
  4. Patronunuzun masanıza bıraktığı teşekkür notu,
  5. Telefonu güler yüzle açan insan kaynakları,
  6. Yöneticinin, elemanlarının sorunlarını bilmesi, sorularıyla onları takip etmesi,
  7. Sigara yasağına uyan yöneticiler, sigara içilmeyen müdür odaları,
  8. İstemeden verilen bordro
  9. İşe başladığınız gün hazır olan kartvizit.

Tüm bunları yapmak sizce zor mu ? Kazanacaklarınız (mutluluk,motivasyon,keyif,bağlılık..) azımsanacak şeyler değil üstelik...

Bu konu yazılarla bitecek gibi değil :) en iyisi kitabı okumanız sonrada bir adım atmak... Herkesin "pozitif yönetim" tarzını benimsemiş bir şirkette çalışacağı günleri umarak keyifli çalışmalar diliyorum. :)


02 Mart 2012

Geri Bildirimde Bulunma(ma)


   Çoğu işsizin her gün umutla beklediği bir dönüş geri bildirim.Ancak bir çok İK çalışanı bu görevi benimsememiş durumda ki bunu yerine getirmiyor.Aday bekliyor bekliyor bekliyor... Hatta umutlarını da besliyor bu evrede.Başka bir iş teklifi bile aldığında "hayır" diyebiliyor.Çünkü inanıyor olumlu bir dönüş alabileceğine.Bazı adaylar ise sabır gösteremiyor iletişim kurarak sonucunu talep ediyor ( bence doğruda olan bu ) ancak öyle cevap alabiliyor. Peki bu durumda ne oluyor ? İtibar zedelenmesi!
 Genelleme yapamayacağım bir konu fakat örneklerine sık rastlamak mümkün.Bazı insan kaynakları çalışanlarının hala şirketteki önemini kavrayamamış olduğunu düşünüyorum.Buna rağmen bu durumu son derece başarılı şekilde aşmış ve en geç 10 gün içerisinde geri dönüş yapan firmaları da görmek mümkün.
  İnsanların şirketimize bakış açısını şekillendirme avantajına sahibiz ve bunu olumlu olarak kullanmıyoruz.
  Geri bildirimin aday ve çalışan iletişimini nasıl etkilendiği görmek mümkün.
Mülakat sonucunda çok geçmeden geri dönüş yaparak olumsuz dahi olsa adaya bilgi verdiğimde geri dönüşte bulunduğum için aldığım teşekkürleri ve bunu yaparak adayda olumlu yönde İK imajı bıraktığım için motivasyon artışı yarattığım zamanları biliyorum.Gerçekten son derece önemli bu konuda herkesin aynı duyarlılığı göstermesini isterim.

 İK zor bir bölüm,uzun saatler çalışma gerektiren bir görevde bu dönüşlere zaman ayıramadığınız bahanesine lütfen artık saklanmayın.Teknoloji o kadar gelişti ki artık çeşitli portallar da dahi tek bir tuşla geri dönüş sağlamak mümkün hale geldi.Üstelik siz şirket markasında kilit noktalardan birisiniz.Sizin değiştireceğiniz düzen başkalarına örnek olabilir...


14 Şubat 2012

"İşimde Olmazsa Olmaz!" dediklerimiz



 Yeni bir işe girerken veya şuan çalıştığınız işinizde olmazsa olmazlarınız var mı ? ?
Herkes de var olduğunu düşünüyorum (: peki nedir bunlar ; iyi bir çalışma ortamı ? uyumlu bir ekip ? iyi bir yönetici ? çalışma saatleri ? imkanları,olanakları ? ya da bunlar benim için sorun değil ücreti iyi olsun diyenlerden misiniz ? :) Hepsi olsun diyende vardır muhtemelen.
  Bana göre uyumlu bir ekip ve çalışma ortamı.Eğer bu eksik olursa bir çok sorununda beraberinde geleceğini düşünenlerdenim.
Düşünün; ekip arkadaşlarınızın yardımlaşmadan bihaber,somurtkan,paylaşımcı olmayan ve ruhsuz kişilerden oluştuğunu ? Her gün o iş yerine gidip uzun saatlerde orada kalmayı kim ister ? Motivasyon köreltir alııırrr götürür! (: üstelik iş konsantrasyonunu da bozabilir. Böyle bir işte performansınızın düşük olması kaçınılmaz sonlardandır ve buda sizi yöneticinizle ilişkilerinizi ve kariyerinizin ilerlemesini zor duruma sokabilir.Her şey domino taşları gibi olabilir anlayacağınız :)

 Birde olaya olumlu yandan bakalım değil mi :) ekip arkadaşlarınız kelimenin tam anlamıyla süper! iş sizin için zorunluluk değil keyifli,eğlenirken çalışabileceğiniz ve saatlerin nasıl geçtiğini anlayamayacağınız bir duruma dönüşebilir.Ekip çalışması beraberinde başarıya da getirebilir tabii ki e buda motivasyon ve performansa yansır :) tüm bunlar yöneticiniz ile olan iyi ilişkilerinize ve kariyerinize olan emin adımlara dönüşebilir.

Tüm bunlar olabilir mi ? Neden olmasın.

Siz çalışma arkadaşlarınızla ilişkilerinize dikkat ederek nelerin değişebileceğini fark edin yeter.Belki iş arkadaşınızın işteki keyifsizliği sizin ona göstermediğiniz iyi iletişim ve yardımlaşmanızdır ? Sizin değişmeniz herkesin değişmesi olabilir.Küçümsemeyin..





Gizem Aydemir